1923-1929 ARASINDAMİLLİ BANKACILIĞINTÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNDEKİETKİLERİ


Creative Commons License

Duman D., Suntur O.

Uluslararası Turizm, Ekonomi ve İşletme Bilimleri Dergisi, cilt.6, sa.2, ss.116-133, 2022 (Hakemli Dergi)

Özet

18. yüzyılda batı Avrupa devletleri arasında başlayan sanayileşme sürecine, Osmanlı Devleti uyum sağlayamamıştır. Sanayileşme sürecinde geri kalması beraberinde ekonomik sorunları ve çıkmazları getirmiştir. 1908 yılında II. Meşrutiyetin ilanından sonra İttihatve Terakki Partisi’nin yaydığı Türk milliyetçiliği akımlarıyla yerli burjuvazi yaratılmaya çalışılmıştır. Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte bu milli iktisat görüşleri de geçerli olmuş ve genç cumhuriyetin kurucuları, hızlı sanayileşme ve yerli burjuvazi yaratma hedeflerini benimsemişlerdir. Türkiye’nin izleyeceği ekonomik politikaların temelleri 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında yapılan İzmir İktisat Kongresinde atılmıştır. Kongrede ülkenin bir an önce sanayileşmesi ve bunun için yeterli sermaye olmadığından bankalar yoluyla desteklenmesi görüşü benimsenmiştir. Sanayileşme için gerekli olan yerli sermayenin yetersizliği sebebiyle hükümet bu süreci bankalar yoluyla gerçekleştirmek istemiştir. Dönemde izlenen ekonomik görüş biraz da Lozan Anlaşması gereği liberal ekonomidir. Ancak hükümet sanayileşme yolunda gerek teşviklerle gerekse kurulan bankalar yoluyla ekonomiye müdahalelerde bulunmuştur. Bu yüzden liberal dönemde kurulan bankalar sanayi sektörünün kredi taleplerini karşılamak ya da konutlaşma sürecini kredilerle desteklemek bu bankaların temel kuruluş amaçlarını oluşturmaktadır. Ayrıca dönemde yerli ya da yabancı sermayeli bankaların şubeleşme konusunda yeterli olmamaları nedeniyle taşradaki halkın kredi ihtiyaçlarını karşılamak için de pek çok yerel banka kurulmuştur. Bu çalışmada Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte kurulan milli bankaların Türkiye ekonomisine katkılarını incelemektir. Aynı zamanda, Osmanlı Devleti’nde kurulan Ziraat Bankası ile bazı yerel bankalara da ayrıca değinilmiştir