Observations on the Monumental Tombs of Attaleia


VARKIVANÇ B., Kokmen H.

ADALYA, cilt.14, ss.223-235, 2011 (AHCI) identifier identifier

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 14
  • Basım Tarihi: 2011
  • Dergi Adı: ADALYA
  • Derginin Tarandığı İndeksler: Arts and Humanities Citation Index (AHCI), Scopus, TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.223-235
  • Akdeniz Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Ö Z E T 
 
Attaleia’nın Anıtsal Mezarları Üzerine Bazı Gözlemler
Burhan VARKIVANÇ – Hülya KÖKMEN*

Sayısı ve kapsamı son yıllarda büyük oranda artan kurtarma kazıları, henüz Erken Bizans Dönemi’nden başlayarak büyük oranda tahrip edilen Attaleia nekropollerinin, günümüzde Kaleiçi olarak anılan ve 1930’lu yıllara kadar sur duvarları, günümüzde ise modern ulaşım şeritlerinin sınırladığı yaklaşık 30 hektarlık bir alan içine yayılan Antik Dönem yerleşiminden daha geniş bir alana yayıldığını göstermektedir. Doğu Garajı buluntuları yanında, kentin güney ve güneydoğusunda yer alan, bir kaç yüzyıldır Hıdırlık Kulesi olarak adlandırılan Roma Dönemi’nden anıt mezar ile 1966 yılında kentin kuzeydoğusundaki Balbey Mahallesi’nde ortaya çıkarılan Roma Dönemi mezarları yanında büyük olasılıkla Antik Dönem nekropollerinin içi ya da üzerinde konumlanan Hıristiyan ve Türk Dönemi mezarları Attaleia nekropollerinin kenti üç yönden sınırlayan karasal alanların tümüne yayıldıklarını ortaya koymaktadır. Bu alanlardaki yoğun yapılaşma nekropollerin ve nekropol verilerinin şanssız bir şekilde büyük oranda ortadan kalkmasına yol açmıştır. Bu şansızlık içindeki en büyük şans ise, Doğu Garajı’nda günümüz kullanım seviyesinin yaklaşık 5 m. altında bulunan yaklaşık 10 dönüm büyüklüğündeki alanın kayalık zemini içinde farklı tiplerde yüzlerce mezar ile karşılaşılması olmuştur. Tamamı kayalık traverten zemin içine oyulan basit sanduka mezarlar ve oda mezarlar yanında yalın kireçtaşı lahitlerin de ele geçtiği bu mezarlar, İ.Ö. geç 4. yy.’dan, dolayısıyla Attaleia’nın kuruluşu öncesindeki küçük yerleşimden başlayarak, Geç Antik Dönem içlerine kadar yerleşimdeki orta düzey birçok mezar tipi ve nekropol düzenlemesi hakkında kapsamlı ve bütüncül sonuçlar vermektedir.

Buna karşın, Attaleia’nın anıtsal mezar mimarisi hakkındaki bilgilerimiz oldukça sınırlıdır. Erken İmparatorluk Dönemi’ne tarihlenen ve türünün Anadolu’da bilinen tek örneği olan “Hıdırlık Kulesi”, Attaleia’nın bu tür mezarlarının görünen tek örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak, yerleşimde ele geçen çok sayıda yazıt, nitelikli lahit ya da lahit parçası, ostothek, mezar altarı ve mimari bloklar her ne kadar boyutları, konumları ya da tipleri hakkında elimize şimdilik hiçbir veri bulunmasa da, Roma Dönemi’nde Attaleia Nekropolleri’nin “Hıdırlık Kulesi” dışında çok sayıda anıtsal mezar ile donatıldığına işaret etmektedirler.

Bugüne kadar saptanan 80 civarındaki mezar yazıtı henüz Erken Bizans Dönemi ile başlayan tahribatlar ve bunu izleyen kentsel süreklilik nedeni ile özgün konum ve kullanım alanlarından uzaklaştırılmışlardır. Bu yazıtlar, içeriklerinde anılan şahsiyetler ve bazı yapısal kavramlar ile Roma Dönemi Attaleia nekropollerinde hatırı sayılır nitelik ve sayıda mezar anıtının yer aldığına işaret etmektedirler. Çoğunluğu İ.S. 2. yy. içine olmak üzere İ.S. 1. ile 3. yy. arasına tarihlenen bu yazıtlarda, aralarında senatörler, üst düzey dinsel şahsiyetler ve askerler ile varlıklı arazi sahipleri gibi kentin ileri gelenleri, bunların aileleri ve azatlıları anılmaktadır. Farklı isimlerin anıldığı ve farklı oluşum zamanlarının (İ.S. 1. - 3. yy.) saptanabildiği buluntuların büyük bir kısmı blok boyutları, yazıt içerikleri ve harf yükseklikleri, malzeme ve form nitelikleri ya da türleri ile büyük boyutlu mezar yapıları ile ilişkilendirilebilecek durumdadır. Bazı yazıt içeriklerinden mezarların anıt niteliğinde ya da aile mezarları olarak inşa edildiklerinin anlaşılması, özellikle de bazılarında açık bir şekilde heroon ve kenotaphion gibi yapısal kavramların yer alması bu tür anıtların sayıları saptanamasa da az olmadıklarını ortaya koymaktadır. 

Yerleşimdeki mezar yapılarına işaret eden diğer bir olgu da büyük bir kısmının akibeti meçhul olan lahitlerdir. Buluntular, Attaleia nekropollerinin Antik Dönem’de İ. S. 2. ve 3. yy.’lara tarihlenen farklı tür ve tiplerde çok sayıda lahit içerdiğine işaret etmektedir.
Lahitler yanında büyük oranda kireçtaşından üretilmiş ve günümüzde Antalya Müzesi’nde korunan bazı ostothek ve altarlar antik kentin anıtsal mezarlarına işaret eden diğer bir buluntu türüdür.

Bazılarında açık bir şekilde heroon ve kenotaphion gibi yapısal kavramların yer aldığı yazıtlarla ilintili olarak anılan büyük boyutlu traverten ve kireçtaşı bloklar antik kentteki anıtsal mezar yapıları ya da bunların temenosları ile doğrudan ilişki kurulmasında büyük rol üstlenmektedirler. Bunlar yanında sur duvarları, Hıdırlık Kulesi ve Hadrianus Kapısı gibi Kaleiçi’nin değişik alanlarında karşılaşılan ve oturma sıralarını anımsatan ön yüzü profilli basamak bloklarının bu tür mezar anıtlardan kaynaklanma olasılığı oldukça yüksektir.  

 

Observations on the Monumental Tombs of Attaleia