Antikçağ'da Glykon Kültü


Creative Commons License

YILMAZ F.

Akron 9: Eskiçağ Yazıları 7, N.E. Akyürek Şahin - M.E. Yıldız - H. Uzunoğlu, Editör, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, ss.157-222, 2015

  • Yayın Türü: Kitapta Bölüm / Araştırma Kitabı
  • Basım Tarihi: 2015
  • Yayınevi: Arkeoloji ve Sanat Yayınları
  • Basıldığı Şehir: İstanbul
  • Sayfa Sayıları: ss.157-222
  • Editörler: N.E. Akyürek Şahin - M.E. Yıldız - H. Uzunoğlu, Editör
  • Akdeniz Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Glykon (Γλ?κων) kültü İ. S. 2. yüzyıl ortalarında Aleksandros isimli bir hekim tarafından (Lucian. Alex. 22) , memleketi Abonouteikhos’ta (İnebolu) kurulmuştur. Hiciv yazarı Lukianos tarafından sahte peygamber (ψευδ?μαντις) olarak anılan Aleksandros bazı özellikleriyle insan başlı bir yılan tasarlamış ve onu Pythagoras’ın ruh göçü öğretisinden esinlenerek Yeni Asklepios (N?ος ?σκληπι?ς) ilan etmiştir. Bunun ötesinde kendisinin bizzat Pythagoras’ın ruhunu taşıdığını, anne tarafından Perseus soyundan geldiğini ve babasının Asklepios’un oğlu Podaleiros olduğunu duyurmuştur. Yarattığı yeni Asklepios’a bir süre sonra Glykon ismini vererek, tanrıyla insanlar arasındaki yegâne peygamberlik görevini kendisi üstlenmiştir. Böylece mesleği sayesinde edindiği hekimlik bilgilerini teoloji ve felsefi birikimiyle harmanlayıp Asklepios, Apollon, Sabazios gibi tanrıların kültlerine ait birçok pratiği de Glykon kültüne uyarlamayı başarmıştır. Eklektik bir yapıya sahip olan Glykon kültünün içerisinde uygulanan ritüeller, gizemler ya da tanrı tarafından verilen kehânetler ayrı ayrı değerlendirildiğinde özgün bir konumda olmasalar da, bütünsel anlamda ünik bir yapı oluşturmuşlardır. Ayrıca İkinci Sofistik Dönem olarak adlandırılan, entelektüel tartışmaların en yüksek seviyede yapıldığı, kehânet merkezlerinin en etkin şekilde işlerlik kazandığı, Hıristiyanlığın ise artık her yerde hissedildiği İ. S. 2. yüzyılda, Aleksandros’un söz konusu başarısı göz ardı edilemeyecek kadar önemlidir. Zira Glykon kültünün tek bir merkezi ve peygamberi bulunmasına karşın yaklaşık çeyrek asır gibi kısa bir sürede ünü önce çevre kentlere, sonra Bithynia, Galatia ve Trakya bölgelerine, en nihayetinde ise imparatorluğun başkenti Roma’ya kadar ulaşmıştır (Alex. 2). Bunun sonucunda uzak bölgelerden ziyaretçi çekebilme hususunda Klaros gibi köklü kehânet merkezleriyle yarışır duruma gelerek , Markoman’larla yapılan savaş öncesinde İmparator Marcus Aurelius’a savaşın seyri hakkında bir kehânet gönderecek kadar önemli bir konuma yükselmiştir. Bu çalışma Aleksandros’un Glykon kültüne adapte ettiği çeşitli uygulamaları sunarak kültü tanıtmayı ve Aleksandros’un kısa sürede bu denli geniş coğrafyaya ulaşabilmesini sağlayan nedenler üzerinde durmayı amaçlamaktadır.