1960-70'li Yıllarda SSCB Sanatında Nonkomformist Hareketler


Creative Commons License

MEHDİYEVA AZIZZADE T.

Hukuk ve Sanat, Prof.Dr.h.c.Yener ÜNVER, Prof.Dr.Özlem YENERER ÇAKMUT, Editör, Seçkin Yayıncılık,Ankara, Ankara, ss.581-688, 2019

  • Yayın Türü: Kitapta Bölüm / Diğer
  • Basım Tarihi: 2019
  • Yayınevi: Seçkin Yayıncılık,Ankara
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Sayfa Sayıları: ss.581-688
  • Editörler: Prof.Dr.h.c.Yener ÜNVER, Prof.Dr.Özlem YENERER ÇAKMUT, Editör
  • Akdeniz Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Özet

XX. yüzyılın başlarında Avrupa’daki sanatsal değişimin tüm alanlarına (mimariden resim sanatına kadar) önderlik eden V. Kandinsky, K. Maleviç,  M. Shagal, N. Gabo, A. Pevsner, V. Tatlin, E. Lissitky gibi birinci dalga Rus avangart sanatçıları; sadece Rusya’da değil tüm dünyada tanınmış isimlerdir.

1917 Bolşevik Devrimi’yle başlayan sıkıntılar, 1930 sonrası SSCB sanat politikalarındaki değişimler, 1932 yılında Sanatçılar Birliğinin merkezî denetim altına sokulması; birlikteki kötü örgütlenme ve kişisel çekişmeler yüzünden kopmalar gibi sebepler solcu sanatın sonunu hazırlamıştır. Bunun sonucunda Kandinsky, Shagal, Gabo, Pevsner gibi sanatçılar, yurt dışına yerleşmeye karar verir. “Tatlin kendini tiyatro dekoruna ve seramiğe verirken Lissitky sergileme tekniğine, Rodçenko tipografi ve foto-montaja yöneldi. Maleviç ise toplum hayatından büsbütün çekildi” (Berger 1969: 39).

SSCB’de, 70 yıl boyunca demir parmaklıklar arkasında tutulmuş, dışarıya açılması yasaklanmış, özellikle plastik sanatlarla uğraşan sanatçıların içinde bulundukları sözde özgür, özde ise kaygı ve korku dolu durum yaşanmıştır. Buradan hareketle; içinde bulunduğu yalnızlık sebebiyle giderek kendine yabancılaşan, kendi içinde büyük bir çatışma ve kargaşa yaşayan Sovyet sanatındaki, nonkomformist sanat hareketleri başlamıştır.

Rusya’da 1960 kuşağının, “İkinci Dalga” Rus avangart sanatçılarının sosyalist gerçekçiliği ideolojisine karşı başkaldırı hareketleri, 1960 sonrası Sovyetler Birliği’ne bağlı birçok cumhuriyette olduğu gibi Azerbaycan’ı da etkisi altına almıştır.

İkinci bölümünde; Azerbaycan’da 1960 Kuşağı- “Gelenekten Çağdaşlığa Açılan Pencere” başlığı adı altında ele alınan “Abşeron[1] Mektebi” sanatçıları, bu tepkinin en önemli ve değerli sözcülerini oluşturmaktadırlar. İmge, simge ve gerçeklik üçlemesinden yola çıkan “Abşeron Mektebi”nin kurucu öğesi; bu örgütlenmeye dâhil olan sanatçıların imgesel olarak tanımladıkları, halklarının ilk çağlarından yadigâr kalan Gobustan[2] kaya çizimleridir. Milli değerlerine hızlı bir şekilde sarılarak bu travmatik durumdan ontolojik bir estetik aracılığıyla kurtulmaya çalışan sanatçılar; ‘sahte bütünlük’ süreci ve taklide dayalı bir eylem dizgesiyle örülü sosyalist gerçekçiliğe bir alternatif geliştirmişlerdir.

“Abşeron Ressamlık Mektebi” ifadesi XX. yüzyılın ortalarında Azerbaycan tasvir sanatı alanında geçerlilik kazanmış sanatsal terimdir. Bu tarihlerde “Abşeroncu” sözcüğü; Bakü’de yaşayan, yaratıcılıklarını genelde başkent civarındaki köy ve kasabaları karış karış gezip, bu bölgelerde karşılaştıkları sade insanların köklerine bağlı bir biçimde sürdürdükleri günlük yaşam tarzlarını idealize etmeden tuvale aktaran bir grup ressama verilen bir isim, bir kavram olmuştur. Bu bölümde Azerbaycan sanatına “Formaca Millilik” ilkesini ilk kez uygulayan grubun kurucu üyelerinin yaratıcılığı ayrıntılı ele alınarak okuyucuya sunulmuştur.

Belli bir modelin salt gerçeklik algısıyla işlenmesine ve  natürmort çalışmasını koşulsuzca tekrarlamayı dikte eden sosyalist gerçekçiliğin estetik prensiplerine karşı çıkan ve eserlerini serbest yaratıcılıkla ortaya koyan, daha sağlığındayken “aramızda dolaşan dâhi” lakabını alan Azerbaycanlı sanatçı Settar Behlülzade’nin hayat ve yaratıcılığı, baskıcı Sovyetlerin dayattığı Sosyalist Gerçekçiliğine karşı çıkan, Abşeron okulunun kurucularından olan Cavadov kardeşlerinin yaratıcılığı ele alınmıştır.

Azerbaycan Türklerinin yüzyıllar içerisinde oluşturduğu çeşitli estetik kavramlar, Abşeron Mektebi üyeleri tarafından yeniden yorumlanarak hayat bulmuştur. Geleneksel sanatı ve halkın kültürel yaşamının görsel dilini dünyaya taşımayı amaçlayan bu genç, dinamik, kararlı sanatçılar Çağdaş Azerbaycan sanatının kurucularıdır.

 


[1] Azerbaycan'da yarımada. Hazar denizinin içine doğru 60 km uzanır, en geniş yeri 30 km kadardır. Kafkas dağlarının doğu uzantılarından biri olan Abşeron Yarımadası, belirgin özelliği çok sayıdaki tuz gölü ve tuzla olan, yer yer koyaklarla yarılmış hafif dalgalı düzlüklerden oluşur. Azerbaycan'ın başkenti Bakü, Sumgayıt şehri, Hırdalan kasabası ve Hazar sahili boyunca sayısız köy ve kasabalar bu yarımada üzerindedir.

[2] Gobustan Abşeron yarımadasında Bakü’den yaklaşık 60 km aralıda yerleşen eski yerleşim yeridir.  Burada zengin kaya resimlerinden başka, Taş Devrinden başlayarak Orta çağlara dek devam eden çok sayıda ilk yerleşim yeri, mezarlar vb. arkeoloji kalıntılar bulunmaktadır. Burada 1960’dan sonra yapılan arkeolojik kazı ve araştırmalarda, 14 eski yerleşim yeri ve 30’dan fazla mezarda incelemeler gerçekleştirilmiştir

 

Summary XX. First wave Russian avant-garde artists such as V. Kandinsky, K. Maleviç, M. Shagal, N. Gabo, A. Pevsner, V. Tatlin, E. Lissitky who led all areas of artistic change in Europe (from architecture to painting) at the beginning of the century. ; They are well-known names not only in Russia but all over the world. The problems that started with the 1917 Bolshevik Revolution, the changes in the art policies of the USSR after 1930, putting the Artists Union under central control in 1932; Reasons such as ruptures due to bad organization and personal conflicts in the union prepared the end of leftist art. As a result, artists such as Kandinsky, Shagal, Gabo, and Pevsner decide to settle abroad. “While Tatlin devoted himself to theater set and ceramics, Lissitky turned to display technique, Rodchenko turned to typography and photo-montage. Malevich withdrew from social life altogether ”(Berger 1969: 39). In the USSR, it was kept behind bars for 70 years, it was forbidden to open it to the outside, the so-called free, in essence, anxiety and fearful situation was experienced, especially in the plastic arts. Moving from here; Noncomformist art movements in Soviet art, which has become increasingly alienated from itself due to its loneliness, and experiencing a great conflict and chaos within itself, have begun. The movements of the 1960 generation in Russia against the ideology of the socialist realism of the "Second Wave" Russian avant-garde artists influenced Azerbaijan as well as in many republics affiliated to the Soviet Union after 1960.