ULUSLARARASI AKDENİZ HUKUK KONGRESİ, Antalya, Türkiye, 4 - 06 Temmuz 2022, cilt.1, ss.263-265
DEVLETE İSYAN SUÇU BAĞLAMINDA “KABAKÇI MUSTAFA” İSYANI YA DA “STATÜKO VE YENİ”NİN ÇATIŞMASI
Yılmaz YURTSEVEN
ÖZ
İsyan (Hadd-i Bağy), İslam-Osmanlı Ceza Hukuku terminolojisinde kendilerince haklı bir nedene dayanan bir grubun, meşru devlet otoritesine karşı
güç kullanarak yönetimi ele geçirmeye çalışmasıdır. Tanımdan hareketle isyan
suçu, meşru devlet otoritesine karşı silahlı güç kullanılarak topluca işlenen had
suçlarından sayılmaktadır. Had suçları, suç tanımı ve suça uygulanacak yaptırımın bizzat kanunkoyucu (Şârî/Nass) tarafından öngörülmüş, kamu ve kişi
haklarını ihlal eden ağır suçlar olarak kabul edilmiştir. Tanımdan da anlaşılacağı üzere bu suçun unsurları; meşru siyasal otoriteye karşı olması, topluca
işlenmesi, kuvvet kullanılması, isyancıların kendilerince haklı bir nedenle kalkışmada bulunmalarıdır. Suçun tanımlanması hususunda İslam hukukçuları
arasında ciddi görüş ayrılıkları söz konusu olmamakla birlikte, uygulanacak
yaptırım konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Kuşkusuz görüş ayrılıklarının ortaya çıkması, suçun daha çok siyasi bir suç olması, birden fazla suç
eylemini içinde barındırabilmesi ve temel kaynaklar olan Kur’an ve Sünnet’te
suça ilişkin doğrudan bir hükmün bulunmaması ile ilgilidir.
Hadd-i Bağy kimi zaman isyancıların, kimi zaman siyasal otoritelerin istismarına açık alan bırakan karma nitelikli bir suçtur. İsyancılar açısından
genellikle siyasal otoritenin zulme sapması, adaletten uzaklaşması, hukuku
çiğnemesi gibi iddialar öne sürülmüştür. Kimi zaman siyasal otorite, kendisine muhalif olan kişi ya da toplum katmanlarını susturmak amacıyla isyan
suçunu devreye sokmaktan çekinmemiştir. Ancak nedenleri ve sonuçları
açısından incelendiğinde isyan suçu kuşkusuz sıradan ve adi bir suç olarak
değerlendirilemez.
İslam Hukuku’nun en gelişmiş ve kapsamlı uygulama alanı olan Osmanlı
Devleti’nde siyasal otorite birçok kez isyanlarla sarsılmıştır. Hatta kimi zaman bu isyanlar bizzat siyasal otoritenin kendisi olan padişahı tahtından
indirmekle kalmamış, canlarına da mal olabilmiştir. Kuşkusuz bu kalkışmaların en önemlilerinden biri 1807’de Sultan III. Selim’e yönelik olan ve “Kabak-
∗
Dr. Öğr. Üyesi, Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Hukuk Tarihi Anabilim Dalı,
yyurtseven@akdeniz.edu.tr, ORCID-ID : 0000-0003-3736-3510.
264 Hukuk Tarihi
çı Mustafa İsyanı” adıyla tarihe not edilen kalkışmadır. Söz konusu kalkışma
yalnızca sultanı tahtından indirmekle kalmamış, hayatını da elinden almıştır.
Adaletten, Şeriat’ten sapma, zulme yönelme iddialarıyla biçimlenmiş bu kalkışma Osmanlı-Türk modernleşme tarihinin önemli kırılma noktalarından
biri olmuştur.
1807 Kabakçı İsyanı’nı hem Osmanlı Ceza Hukuku bağlamında hem siyasal otorite-merkez-çevre çatışması olarak siyasal anlamda incelemeye
çalıştığımız bu bildiride temel amacımız, XIX. Yüzyıl Osmanlı-Türk modernleşmesinin hukuki, siyasi ve sosyolojik sorunlarını ortaya koyabilmektir.
Anahtar kelimeler: Hadd-i Bağy, Osmanlı Ceza Hukuku, Siyasal Otorite,
İsyan, Gelenek-Yenilik.