Çocuk ve ergen psikiyatrisi polikliniğine başvuran hastalarda belirti ve tanı dağılımları


AKTEPE E., DEMİRCİ K., ÇALIŞKAN A. M., SÖNMEZ Y.

Düşünen Adam - Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, cilt.23, sa.2, ss.100-108, 2010 (Hakemli Dergi) identifier

Özet

Amaç: Çalışmamızda çocuk ve ergen psikiyatrisine başvuran hastaların belirti ve tanı dağılımlarının saptanması amaçlanmıştır.Yöntem: Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Polikliniğine Ekim 2007 - Ekim 2008 tarihleri arasında başvuran 763 olgunun dosyası geriye dönük olarak incelenmiştir.Bulgular: Olguların çoğunluğunun 7-12 yaş grubundaki erkekler olduğu belirlenmiştir. Olguların %93.8’i uzun zamandır devam eden kronik sorunlar için başvuruda bulunmuştur. En sık görülen belirtinin (%34.2) sinirlilik olduğu tesbit edilmiştir. Diğer belirtiler arasında, erkeklerde dikkat dağınıklığı, kekemelik, derslere ilgisizlik; kızlarda ise aileyle ilişki sorunu, mutsuzluk-karamsarlık-isteksizlik, bunaltı-sıkıntı-huzursuzluk, fiziksel yakınmalar, özkıyım girişimi, alışkanlıklar, takıntılı düşünce ve davranışlar anlamlı düzeyde fazla oranda bulunmuştur. En sık görülen tanılar, sırasıyla, depresyon, anksiyete bozuklukları, enürezis, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu, uyum bozukluğu, ilişki sorunları, kekemelik ve mental retardasyondur. Olguların %25’i birden fazla tanı almıştır. Tanıların cinsiyete göre dağılımı değerlendirildiğinde; DEHB ve kekemeliğin erkeklerde, depresyon ve ilişki sorunlarının kızlarda anlamlı düzeyde fazla olduğu görülmüştür.Sonuç: Çalışmamızda en sık saptanan tanılar içe vurum bozuklukları olmakla birlikte, cinsiyetler arası farklılıklar gözlenmektedir. Eştanı oranı da dikkate değer düzeyde saptanmıştır. Eştanıların birlikteliğinde hastalığın şiddeti daha ağır olmakta, psikososyal işlevsellikte daha ciddi bozulmalar görülmektedir. Çocuk-ergen psikiyatrisi başvurularında cinsiyetler arası tanı farklılıkları ve eştanılar dikkatle değerlendirilmelidir. Olguların çoğunluğunun kronik sorunlar için çocuk psikiyatrisine başvurduğu tespit edilmiştir. Başvuru süresinin uzaması ve tedavinin gecikmesi belirtilerin ağırlaşmasına neden olabilir. Eştanı birliktelikleri değerlendirildiğinde, depresif bozukluğun en sık ilişki sorunları ile birlikte görüldüğü saptanmıştır. Depresif bozukluk tanısı konulan olgularda ailevi ve sosyal ilişkilerin de değerlendirilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
Objective: The aim of the present study is to identify the complaints and diagnoses of patients who referred to a child and adolescent psychiatry polyclinic.Method: Medical records of 763 patients referred to the Children and Adolescent Psychiatry Polyclinic at Süleyman Demirel University Faculty of Medicine between October 2007 and October 2008 were studied retrospectively.Results: Most of the patients were male and within 7 to 12 years of age. 93.8% of the patients referred to the hospital for chronic conditions persisting for a long time. The most common symptom was nervousness (34.2%). The symptoms of inattentiveness, stuttering, disinterest to school lessons were more frequent among boys and problems in family relations, unhappiness-pessimism-unwillingness, distress-annoyance-discomfort, physical complaints, suicidal attempts, habits, obsessed thoughts and behaviors among girls. The most common diagnosis was depression, followed by anxiety disorders, enuresis, attention deficit hyperactivity disorder, adjustment disorder, relationship problems, stuttering and mental retardation, respectively. Of the cases, 25% were diagnosed with multiple conditions. When the distribution of the diagnoses to sex were assessed, ADHD and stuttering were more frequently diagnosed among boys, on the other hand, depression and relationship problems among girls.Conclusions: In our study, although the internalizing disorders are the most frequent diagnoses, there are differences between genders. The rate of comorbid diagnosis was found to be considerable. In the presence of comorbid diagnoses, the disorder is experienced more heavily and psychosocial functionality gets deteriorated. Diagnostic differences between sex and comorbidity must be assessed carefully in child and adolescent psychiatry polyclinics. It is observed that most of the cases do refer to child psychiatry polyclinic for chronic problems. Prolonged referral period and delay in treatment may cause symptom worsening. When comorbid diagnosis coexistences were evaluated, it is observed that depressive disorder was mostly observed to coexist with relationship problems. It is considered to be important to evaluate family relations and social relations when patients with depressive disorder diagnoses are concerned.