Kültür kavramının tarihsel ve felsefi yönlerden incelenmesi


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Akdeniz Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Felsefe, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2014

Öğrenci: Ferhat Bayık

Danışman: HASAN ASLAN

Özet:

Öznel yaklaşımlar ve anlam zenginliğinden ötürü, kültür kavramı üzerine uzlaşılabilir bir tanımdan söz etmek neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Kültür sözcüğüne yüklenen manaların kökenleri ve günümüzdeki öznel kullanımları, kavramın mahiyetini belirleyen hatları görebilmek açısından önemlidir. Kavramsal, işlevsel ve öznel yaklaşımlar açısından kültür terimine yüklenen manalar çeşitli düşünürler ve onların ekolleriyle "Giriş" kısmında incelenecektir. Kavramsal boyutuyla kültür daha çok düşünsel temelde ele alınacak, ilerleyen süreçlerde bu kavramın kasıtlı eylemlere dönüştürülmesi açıklanacaktır. Kültür sözcüğünün varoluş sebebi kuşkusuz insandır. İnsansız bir kültürden söz edilemez. Daha ilk çağlarda dahi kültürün ortaya çıkışı insanla başlar. Tarımsal faaliyetlerde fiil türünde kullanılan kültür sözcüğü, insanın toprağı işleyerek bir müddet sonra onu hasat etmesi süreciyle yürür. Öyle ki kültürün enine boyuna analizi, insan doğasını incelemeyi vazgeçilmez kılmaktadır. İnsan doğasının çeşitli düşünürlerce incelendiği "İnsan Nedir?" bölümünde açığa çıkarılmaya çalışılan temel, insanın doğal durumu ve kültür ile tanışma sürecindeki durumlarıdır. Bu anlamıyla insan kültürün; kültür insanın neresindedir? Kültür kavramının var olması, en azından adının telaffuz edilmesi dahi onun insanların konuşabildiği dönemlerde ortaya çıktığının işaretidir. Dil, özellikle 18. Yüzyıl Aydınlanma Çağının kasıtlı şekillendirme ve biçimlendirme ülküsüyle vazgeçilmez bir araç olarak kullanılmıştır. Dilin kültür ile olan ilişkisini ortaya koyabilmek amacıyla dilin kökeni ve insana ait duyularla ilişkisi üzerine incelemeler "Kültür Açısından Dilin İşlevi" bölümünde yapılacaktır. Tezin son bölümü olan "Kültürün Günümüze Etkisi ve Eleştirisi" kısmında; eğitimli, yüksek şahsiyetli, akılcı olmak tabirlerinin kültürlü olmak deyimiyle bütünleşmesinin temelsiz olduğuna dikkat çekilecektir. Öyle ki, kültür kavramını ortaya koyanlar rasyonel temelde akılcılığı ve modern düşünceyi savunan Aydınlanma Çağı değil; hiçbir kasıt gütmeksizin sezgisel ve güçlü duygulanımlarıyla köylüdür. Ancak; kültür eleştirileri önemli düşünürler ve kavramları referans alınarak özellikle 18. Yüzyıl Aydınlanma Çağı, rasyonalite ve modernizm üzerine yapılacaktır. Çünkü Aydınlanma Çağı kasıtlı ülküsüyle, kültür kavramının anlamını sözde olumlu bir anlamda değiştirmiştir. Bu temelde; kültür süzgecinden geçen şeyler bütünsel, akılcı ama doğal hislerden yoksun ve yavandır.